Türk futbolundaki skandalları bitmek bilmiyor... Bitecek gibi de değil gibi duruyor. Türk futbol tarihine kara bir leke olarak geçecek olaylar almış başını giderken, Avrupa futbolu alanda bilimsel çalışmaları ile köprüyü çoktan geçti.
Son günlerde Türk futbolu yönetsel, hukuksal, iktisadi, mali ve sosyal anlamda ciddi bir kaosun içinde yolunu bulmaya çalışıyor. Her kafadan, kulüpten ve futbol idaresinden çıkan farklı ve çatlak sesler, bu kargaşa ve kaosu biraz daha arttırıyorken, Avrupa futbolu ise tam tersi...
Bilindiği üzere; Türk futbolunda genç yaşta yıldız olan, daha sonra bol para, şan ve şöhretin içerisine düşen yüzlerce gelecek vaat eden futbolcular magazinsel olayların -yani bataklığın- içerisine düşerek futboldan ziyade özel yaşantısı ile gündeme gelmeye başladı.
Bakınız: Kendisini adam(!) olarak tanıtan Arda Turan usta gazeteci Bilal Meşe’ye saldırdı ve gündem oldu. Bir diğeri: Tarih 22 Nisan 2017. Başakşehirli futbolcular deplasmanda oynanan Rizespor maçı sonrasında A Spor muhabirine saldırı ve bu olay ülke gündemine bomba gibi düştü. Sonraki: Fenerbahçe - Yakın Doğu Üniversitesi arasında oynanan basketbol maçı öncesinde Aziz Yıldırım, rakip takım başkanına tokat attı ve hepimiz güldük. Birçok olay var aslında ama ben yakın tarihte yaşanan olayları hatırlattım. Bunlar bizim utanmamız için yeterde artardı çünkü!
Bunlar gibi bizleri hem yurtiçinde hem de yurtdışında en iyi şekilde temsil eden nadide futbolcularımız yok mu? Elbette ki var. Kimler? En başta Cengiz Ünder! Daha sonra Cenk Tosun, Çağlar Söyüncü, Hakan Çalhanoğlu, Nuri Şahin vesaire...
Hadi futbolun bilimsel alanını yapamıyoruz, e o zaman ahlaksal yanlarını da mı halledemiyoruz? Gelecek nesillere temiz bir futbol bırakmak istiyorsak öncesinde futbolcularımıza ahlaksal bir eğitimden geçirmemiz gerekiyor. Yönetimsel olarak hiç uyuşmadığım ancak fikirsel olarak zaman zaman uyuştuğum Trabzonspor’un eski başkanlarından İbrahim Hacıosmanoğlu’nun sözlerini hatırlatmak isterim: “Kendi çıkarları için, Türk futbolunu kullanan insanlar için değil, çocuklarımıza temiz Türk futbolu bırakmak adına kararlar alınması lazım."
Zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklı olmayan yurdum futbolcusu yine bizlerin yüzünü kızartacak bir olaya karıştı. Bugün yaşandı ve yüzümüz bir kere daha kızardı mı? EVET! Şu olay iddia değil ve gerçek: Futbolcu Arda Turan ile şarkıcı Berkay, dün sabaha kadar Emirgan’daki Gizli Kalsın’da eğleniyordu. İkili bir anda tartışma yaşamaya başladı ve Arda, Berkay’a saldırdı.
Şu olay ise bir iddia ama sağlam bir iddia: Arda Turan, Berkay'ın eşi Özlem Şahin'e “Çok güzel bir kızsın, bekar olsan seni kaçırmazdım” dedi. Bunun üzerine Berkay, Arda’yı konuşmaya çağırdı. Alkollü olan Arda ise Berkay’a saldırdı. Söz konusu iddiaları Habertürk’ten Esin Övet’e yaptığı açıklamayla doğrulayan Berkay’ın eşi Özlem Şahin, “Esin, bir anda Arda koluma dokundu kulağıma eğildi ve ‘Evli olmasam seni kaçırmazdım. Çok güzel kızsın’ dedi. Ben de ‘Ne diyorsun kendine gel’ dedim. Berkay gördü ve duydu. Sonra Arda’nın kulağına eğilip ‘Eşimi gönderiyorum şimdi erkek erkeğe konuşağız’ dedi. O anda bana döndü Berkay ‘Hadi eve göndereyim seni’ dedi. Ve tam kafasını çeviriyordu ki Arda o anda yumruğu patlattı.
Olay kısacası bu şekilde... Son zamanlarda bazı kesimlere ‘ADAM’lık dersi veren Medipol Başakşehir’in adam olamayan futbolcusu, böyle bir olaya karıştı. Arda’nın ağzından adamlık delikanlılık kelimesi düşmez ama icraatlarına bakınca ne kadarlık adam olduğu ciddi ciddi tartışılmaya başlandı.
Avrupa futbolu, futbolun bilimsel alanı ve ahlaksal değerleri ile uğraşmaya devam etsin; Bizler ise böyle olaylara meşgul olalım.
Gülelim mi?
Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim Ahmet ağabey.
-Ben salçalısını seviyorum
-Ben kalçalısını...
-Ben adalelisini.
-Ben slip donlu seviyorum
-Ben Amerikalısını
-Ben buralısını severim.
Hadi biraz da hüzünlenelim!
Atatürk’ün her zaman olduğu gibi, klişeleştirilen özdeyişi. Oysa sözün girişiyle birlikte okununca anlamı ne kadar da artıyor. "Spor yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. İdrak ve ahlâk da bu işe yardım eder. Zekâ ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zekâ kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki ,çevik aynı zamanda ahlâklısını severim."