Çok çalışanlar değil de çok çalanlar halkla oynamaktan kaldıramıyorlar kolları.
Yine bir seçim vakti geldi. Nedense her seçimde aklıma bu ezgi gelir.
Angaranın taşına bak gözlerimin yaşına bak.
Biz Maraş’ı esir ettik şu feleğin işine bak.
Son iki seçimde pek de öyle gözükmüyor. Birileri Reisin gizli başdanışmanıydı. Giydiği gömlekten tutun da ayakkabı bağcına kadar o birileri olmazsa Reis giyemiyordu. O birileri her ne hikmetse parti binasına hiç uğramamıştı, görüşmek isteyen de Mado’ya gitmek zorunda kalıyordu.
Diğer birileri ise Reisin Maraş’taki sağ koluydu; direk onu arıyor, Maraş’ı ve Maraşlıyı ondan soruyordu. Hatta ikinci oğlumsun dediği Maraş kulislerinde bir hayli yankılandı. Bildiğim kadarıyla Reisin dört evladı var. İki kız iki erkek. Esra, Sümeyye, Ahmet ve Bilal ERDOĞAN. Acep Reis hangi evladını reddetti de kendine Maraşlı bir evlat edindi. Bu evlat asi değildi. Reis istedi diye kaytan bıyık bile bırakmıştı. Asıl konumuza dönelim. Kendilerini kesin aday gözüyle bakanlar sanırım hala şoku üzerlerinden atamadılar. Kolay değil Koskoca Reisin evladı olmak önce can sonra canan gelir demi. Sonuç olarak Angaraya gidenlerin alayca ağzı üstü yatarken, hiç bilinmedik bir isim Maraş gündemine bomba gibi düştü. İsmin düşmesiyle ekran profil resimleri değişti mevcut başkan bir anda dış kapının dış mandalı oldu. Şunu açıkça söyleyeyim şahsı günahım kadar sevmem ama dostun namerdinden düşmanın merdi olmayı yelerim. Başkanım, başkanım diye el pençe divan duranlar, kızlarını oğullarını işe aldıranlar has adamları birden bire başkan bizi yanlış yönlendirdi deyip adının geçmesin başımıza iş acar yeni gelen başkan bizi işimizden eder diye bir anda dış kapının dış mandalı ettiler. Yahu siz ne ayaksınız boyunuza posunuza bakan da adam beller sizi. Mücahit gömleklerinizi çıkartıp müteahhitliğe soyundunuz. Kanımca en onursuz ticaret adam ticaretidir. Allah geçinden versin Reis düşse ve yerine de PKK’lı Demirtaş gelse vatan millet Sakarya’yı unutup çıkarı için Selo’cu olacak alçaklar var içimizde; sayıları azımsanacak kadar az değil hani.
Kısa bir anekdot geçelim: Her yetişkinin oy kullanması yüzyıllarca verilmiş bir mücadelenin sonucudur. Türkiye’de ilk seçim Cumhuriyet döneminde değil; Cumhuriyetin ilanından 47 sene önce yapıldı. Kısacası 1876 yılında bunda tam tamına 139 sene öne yapıldı. Birilerinin uydurmaları gibi padişahların astığı astık kestiği kestik bir sistem mevcut değildi. Osmanlı Aliye 1876 yılında meşrutiyetin ilanı ile ilk parlamenter secime geçti. Cennet mekân II. Abdülhamit Han‘ın talimatıyla meclis 69 Müslümanlardan, 46 gayri Müslümlerden oluştu. İlk oy kullanma İngiltere'de bütçenin denetlenmesi için Parlamentocular için icat edilmişti. Devleti yönetenler, bu denetimden kaçmak için çeşitli yollar bulmakta maharet sahibidirler. Rüşvet ve yolsuzluk olaylarında Meclise gönderilen fezlekelerin işlevsiz hale getirilmesi, Danıştay denetim raporlarının Meclis'e getirilmemesi bunu gösteriyor.
Acaba oyumuzu kime versek?
Çocukluğumuzda ekip başı seçerken işaret parmağımızı ağzımıza götürür. Ağzımız büzer işaret parmağımızı sokar ‘’oooooo’’ sesi çıkartır halkada kaç kişi varsa sayardık.
Haydin yapalım
Oooo portakalı soydum. Başucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum kırmızı mum
Birçok insan oyunu kime vereceğini kararlaştırmış olsa da. Bir kısmımızın ve benim kafamda ise tercihler gidip geliyor. Acaba? Diyorum. İnce eleyip sık dokuyorum sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yermiş.
Kiminin tansiyonu var, kiminin şekeri tavan yapar, birinin boyu kısa birininki kavak dalı,
Armudun sapı, üzümün çöpü var...
Kiminin tansiyonu kiminin, bilmem nesi var. Var oğlu var kızı var. Haa birde kalburüstü olanı var.
Kömür, kuru fasulye, nohut, oduna kömüre makarnaya verilecek oylar var. En dindarımızdan vatanperverimizden tutun da en solumuza kadar; ülke memleket batmış çökmüş umurunda bile değil. Yeter ki oğlum, kızım, damadım, gelini işe girsin, gerisinin canı cehenneme. İnsanların umurunda olmayan tek şey kul hakkı. Yolsuzluk ve rüşvete dur diyecek bir tane memleket sevdalısı vatan aşığı yok içimizde.
Ashabından biri Sevgili Peygamberime kıyamet ne zaman kopacak diye sordu?
-Kıyameti soran nerede? Diye buyurdu.
-Benim, buradayım ya Resulullah! Dedi.
Sevgili peygamberim “emanet zayi edildi mi kıyameti bekle!” buyurdu.
-Emanet ne zaman zayi olur? Deyince.
“iş ehil olmayana verildi mi kıyameti bekle!” buyurdu.
Sıra geldi, benim kime oy vereceğime...
Ooooo portakalı soydum baş ucuma koydum sen dur sen bu oyundan çık. cık, cık, cıkkkk diye gidiyor.
Seleamtle