Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türk Medeni
Kanunu’nun kabulü ile birlikte, kadınlar
sosyal hayatta ve aile yapısında yaşamın öznesi durumuna
gelmiş ve özgürleşmiştir.
Doğumdan başlayıp ölüm sonrasını da kapsayan; bireylerin
arasındaki hak temelli ilişkiyi
düzenleyen bu devrim yasası, laik hukukun da simgesidir.
Mahkemelerde tanıklık yapma,
evlenme, miras ve boşanma konularında erkekler ile eşit
hale gelen kadınlar, istedikleri
mesleği seçme hakkını da kazanmıştır. Tek eşliliğin ve
evliliklerde resmi nikâh yapma
zorunluluğunun getirilmesi sayesinde kadınlar, ikinci
sınıf vatandaş olmaktan kurtularak
kendi hayatına yön verme gücünü elde etmiştir. Türk
Medeni Kanunu’nun kabulü eşit bir
toplum yaratma ve dogmalarla hareket eden karanlık
zihniyetlerin çökmesi adına çok önemli
bir adımdır.
“HAKLARIMIZIN AŞINDIRILMASINA İZİN
VERMEYECEĞİZ”
İnsanca yaşayabilmenin koşulunu oluşturan bu hakları
kazanmak kadar, sahip çıkmak da
önemlidir. Ne yazık ki, kanun maddeleri ile güvence
altına alınan haklarımızın uygulanması
için adliye önlerinde nöbet tutar olduk. 2017 yılında
Müftülere resmi nikah yetkisi veren,
Medeni Kanunun 175. ve 176. maddelerinde düzenlenen
yoksulluk nafakası hükmünü
tartışmaya açan, aile mahkemelerine zorunlu arabuluculuk
uygulaması koymayı planlayan
iktidar temsilcilerine sesleniyoruz, haklarımızın
aşındırılmasına asla izin vermeyeceğiz.
Gerçek demokrasinin ve eşit yaşam koşullarının oluşması
için, ilk seçimlerde kadın
düşmanlarını sandığa gömeceğiz. İnsanca ve eşit bir yaşam
için, ülkemizin kaderini bizler
değiştireceğiz. Değişim için dayanışmayla ördüğümüz
ağları her gün yeniden güçlendiriyoruz,
güçlendirmeye devam edeceğiz. Bu toplumu var eden
temelleri bizler, kurtuluş ve kuruluş
mücadelesinde kadın-erkek birlikte attık. Bugün de bir an
olsun geri durmayarak eşit, özgür,
demokratik ve laik bir yaşam için devraldığımız bayrağı
en önden ve ileriden taşıyoruz.
Köklerimiz sağlam, köklerimiz derinde. Türk Medeni
Kanunu’nun kabulünün 95. yılı
hepimize kutlu olsun.”