“Kanal İstanbul raporlarını istedikleri gibi yazdırmak için bürokrasiye baskı yapıyorlar”
“Fedakâr sağlık emekçilerimize ‘hain’ diyorlardı. Sonra
Boğaziçi öğrencileri düşman panosuna yazıldı. Şimdi de Kanal İstanbul’a
karşı çıkanları damgalıyorlar. Bugün Sayın Erdoğan çıkmış, Kanal
İstanbul’u öve öve bitiremiyor. 500 bin kişilik kent kuracağız, diyor. Gayrimenkul,
yine rant projesi… Çevre, deprem, dış güvenlik, uluslararası hukuk riskiyle
ilgili kamuoyuyla paylaşılmış tatmin edici bir çalışma yok. Kafalarına
koymuşlar, inatla ve ısrarla bu proje yapacağız diyorlar. Kendi
istediklerini türden raporlar yazılsın diye sürekli olarak bürokrasiye baskı
yapıyorlar. Önce raporlar ortaya konulur, ondan sonra siyasi karar
alınır. Bunlar tam tersten çalışıyorlar, önce kafaya
takıyorlar. Zaten rant varsa vazgeçirmek mümkün değil. Sonra da kafaya
taktıkları proje için ne tür rapor gerekiyorsa onu istiyorlar.”
“Gitme zamanları yaklaştığı için büyük projelerde acele ediyorlar”
“Anlatacak tek kelimeleri kalmadı. Sunacakları bir tane
başarı hikayesi bile kalmadı. Hazırda bekleyen büyük ihaleleri çabucak
birilerine verelim diye acele ediyorlar. Çünkü vaktin daraldığını, gitme
zamanlarının yaklaştığını çok iyi biliyorlar. İtiraz eden olunca
ellerindeki iktidar gücünü kullanıyorlar. Aykırı fikirleri susturmaya
çalışıyorlar. Kendileri çalıp kendileri oynamak istiyorlar. Ama lafla
peynir gemisi yürümüyor.”
“Ankara’da evinden ahkam kesmek kolay”
“Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum. Gelin hele bir
Batman’a, Kozluk’a… Şırnak’a, Diyarbakır’a, Hakkari’ye
gelin. Vatandaşlarımıza sorun da, Kürt meselesi var mıymış, yok muymuş,
anlayın. Kürt gençlerimizle oturup çay içmeniz lazım. Ama yalnız
gelmeyin. Krizlerin ortağı küçük ortağı da yanınıza alın. O da
buralara hiç gelmiyor. Ankara’da evinden ahkam kesmek kolay. Hatta
üçüncü ortağı da katın heyete. Öyle koruma ordularıyla gelmeyin. Başka
şehirlerden otobüsle yandaş taşımacılığı da yapmayın. Halkın arasına
çıkın.”
“Kürt meselesini siyaset kanalıyla çözmek için buradayız”
Batman’ın Kozluk ilçesinde 9 Haziran 2017’de PKK
saldırısı sonucu şehit düşen Şenay Aybüke Yalçın’ı anan Babacan sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Bu halkın, yöneticilerin hukuksuz baskı politikaları ile terör örgütünün tehdidi arasında sıkışmasına karşı olduğumuz için buradayız. Kalbinin sıcaklığı sesine yansıyan, her defasında yüreğimizi titreten ve 22 yaşında terör örgütünün katlettiği müzik öğretmenimiz Aybüke Yalçın için buradayız. Bu topraklara ölümü layık görenlere karşı buradayız. Siyasetin önünü açmak için, Kürt meselesini siyaset kanalıyla çözmek için buradayız.”
“Anadillerini çatışma konusu olmaktan çıkaracağız”
“Bunlar Kürtçeyi sadece partili cumhurbaşkanına ilan-ı aşk
ederken hatırlıyorlar. Biz bu topraklarda konuşulan anadillerini çatışma konusu
olmaktan çıkaracağız. Milyonlarca seçmenin oyunu yok sayan haksız kayyum
politikasını sona erdireceğiz. Yerel yönetimlerin daha çok yetkiye sahip olması
gerekir. İfade hürriyeti başta olmak üzere, vatandaşlarımızın bütün temel hak
ve özgürlüklerini olduğu gibi tanıyacağız.”
“Yanlışta ısrar ve inat etmenin sonucu yoksulluk intiharları”
“Ülkeyi sorunlarda eşitlediler. Eşitlikten, çözümden
anladıkları bu: Demokratik standartları ve ekonomik refahı yok etmek. Koskoca
ülkeye sorun üstüne sorun bindirdiler. Yoksulluk can alıyor. Bu ülkede yaşayan
insanlar, bu ülkede yaşadıkları için yaşamaktan vazgeçiyor. Yaşatan değil,
yaşamdan vazgeçiren bir ülke… Vatandaşlarımız bunu hak etmiyor. Yoksulluk
intiharları Batman, Erzincan, Samsun, Kocaeli, İstanbul falan dinlemiyor.
Yoksulluk hızla artıyor. Niçin? Ekonomi yönetiminde yanlış bir tez ısrarla, inatla
dayatıldığı için. Tek bir kişi ‘İlla taraflı olacağım hem partinin genel
başkanı hem de cumhurbaşkanı olacağım’ diye ısrar ettiği için. Şu yoklukta, şu
yoksullukta milyarlarca dolar parayı Kanal İstanbul’a harcayacağız diye inat
ediyorlar. Yazık, günah.”
YORUMLAR